Adı: : Avni AKSAY Doğum Tarihi : 12/09/80 Mesaj Sayısı : 1666 Kayıt tarihi : 02/01/13 Yaş : 43
Konu: 24 NİSAN 2022 CUMHURİYET PAZAR BULMACASI SAYI : 1881 C.tesi Nis. 23, 2022 10:13 am
EZOP (Yunanca AISOPOS)
M.Ö. VI. yy'da yaşadığı varsayılan eski Yunan masalcıdır. Kahramanları hayvanlar olan masallarıyla büyük ün kazanmış olan Ezop'un yaşamıyla ilgili bilgiler kesin değildir.
Bir söylentiye göre Trakya'da doğmuş, bir süre köle olarak Samos adasında yaşamış, azat edilince birçok yolculuk yapmış, Delphoi'ye yaptığı yolculuk sırasında bir cinayete kurban gitmiştir. Ancak Ezop'un bugünkü Emirdağ yakınlarında ki Amorium kentinde doğup büyüdüğü de dile getirilmektedir.
Aristotales, Ezop'un yolsuzluktan yargılanan bir siyasetçiyi tilki ile kirpinin öyküsünü anlatarak nasıl savunduğunu şöyle anlatmıştır: Ezop mahkemede "bir tilkinin, başı pirelerle derde girmiş, bir kirpi de onu pirelerden kurtarsın mı diye sormuş, tilki, 'hayır, bu pireler doydu, artık fazla kan emmiyorlar. Onları kovalarsan, yerlerine yeni, aç pireler gelir' demiş", dedikten sonra, jüriye dönerek, sözlerini şöyle bitirmiş: "Dolayısıyla saygıdeğer jüri üyeleri, müvekkilimi cezalandırırsanız onun yerine onun kadar zengin olmayan birileri gelir ve sizi daha da beter soyar."
Ezop'un masallarını gerçekten yazdığı yolunda hiçbir kanıt yoktur. Ona mal edilmiş masalların bilinen en eski derlemesi, M.Ö. IV. yy'da Phaleros'lu Demetrios tarafından hazırlanmış, bu derleme daha sonra, M.S. I. yy'da Latince olarak Phaedrus, Yunanca olarak Babrios tarafından yeniden kaleme alınmıştır. "Ezop Masalları" daha sonra XVII. yy. Fransız yazarı Jean de la Fontaine'in fabllarına esin kaynağı olmuştur.
Bu hafta seçtiğim 5 Ezop masalını siz değerli arkadaşlarımıza sunuyorum.
KURBAĞALAR KRAL İSTİYOR Kurbağaların düzensizlik içinde yaşamaktan canları sıkılmış, içlerinden birkaçını Zeus'a gönderip bir kral istemişler. Zeus onların saflığına bakmış, dereye bir tahta parçası atmış. Kurbağalar önce o tahtanın gürültüyle düşmesinden korkup derenin ta dibine dalmışlar; ama tahta yerinden kımıldamadığı için çok geçmemiş, gene suyun yüzüne çıkmışlar; krallarını da o kadar küçümsemişler ki sırtına bindikleri, tepesinden atlayıp geçtikleri bile olurmuş. En sonunda: "Böyle de kral mı olurmuş" deyip Zeus'a gitmişler: "Değiştir bu kralı, bir şeye aldırdığı yok" demişler. Zeus da kızmış, başlarına bir yılan göndermiş, o da hepsini birer birer tutup yutmuş. Bu masal da gösteriyor: Bir ülkenin başında ne yaptığını bilmez, kötü insanlar bulunmaktansa aldırışsız, ama içleri temiz kimseler bulunması daha iyidir.
YILDIZ BİLİCİ Bir yıldız bilici her akşam üstü çıkar, yıldızlara bakarmış. Bir gün kırlarda gene dalmış, gökyüzüne bakarak dolaşırken, bir kuyuya düşüvermiş. Başlamış bağırıp inlemeye. Oradan geçen bir adam onun iniltilerini duymuş, gelip ne olduğunu sormuş, işin aslını öğrenince: "Be adam! Sen gökte olup biteni görmek istiyorsun, ama daha yerdekini göremiyorsun" demiş. Bu masal, büyük büyük işlere kalkışan, ama yaşamın gündelik işlerini bile başaramayan insanların durumunu ne iyi anlatır!
ASLANLA ÇOBAN Aslanın biri bir çobanın kızına âşık olmuş, gitmiş kızı babasından istemiş. Zavallı çoban ne yapsın? Öyle yaman bir hayvana kızını verse olmaz, vermem dese olmaz. Çok korkmuş, ama sonunda bir yolunu bulmuş. Aslana demiş ki: "Yiğitim! Ben kızımı sana vermeyeceğim de kime vereceğim? Ama bir koşulum var: Benim kızım senin cırnaklarından da, dişlerinden de korkuyor; sen git, dişlerini çektir, cırnaklarını kestir, ondan sonra gel; al gelini." Aslan kanmış; âşıklık bu, neye katlanmaz ki! Dişlerini çektirip cırnaklarını kestirmiş, gelmiş çobanın kapısına. Artık çoban korkar mı ondan? Sopasını kaptığı gibi kapı dışarı etmiş. Başkalarının sözüne kanıp da üstünlüklerini kolayca elden çıkaranlar, bir daha kimseyi korkutamaz, kendilerinden yılmış olanlara bile yenilirler.
YABAN EŞEĞİYLE EV EŞEĞİ Yaban eşeğinin biri bakmış ki bir ev eşeği iyi bir yere bağlanmış, güneşlene güneşlene, rahat rahat otluyor, durumuna, semizliğine imrenmiş: "Ne mutlu sana" demiş. Bir gün de bakmış ki eşekçi, o eşeğe ağır bir yük yüklemiş, elindeki sopayla vura vura götürüyor; bunu görünce, "Hiç imrenilecek durum da değilmiş senin durumun. Meğer senin o bol bol yiyip içmen, çektiğin sıkıntılara karşılıkmış" demiş. Sıkıntı ve güçlükle karışık gelen mutluluğun imrenilecek yanı mı vardır?
TİLKİ Mİ KİBAR? MAYMUN MU? Tilkiyle maymun birlikte yolculuğa çıkmışlar, ama yolda kibarlıktan açıp çekişmeye başlamışlar. Tilki demiş ben kibarım, maymun demiş ben senden kibarım. Gitmişler, gitmişler, bir mezarlığa varmışlar. Maymun sağına bakmış, soluna bakmış, derin derin içini çekmiş. Tilki: "Ne oldun öyle?" diye sormuş. Maymun: "Nasıl çekmem içimi? Şu gördüğün mezarlar yok mu? Her birinin altında yatan benim babamın ya bir kölesi, ya bir azatlısı!" demiş. Tilki: "At atabildiğin kadar! Biri kalkıp da yalanını çıkaracak değil ya!" demiş. İnsanlar arasında da böyledir: yalancılar, ayıplarını yüzlerine vuracak kimse olmadı mı, asıl o zaman başlarlar övünmeye.
Kaynak: Masallar, Aisopos, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları. (Çeviren: Nurullah Ataç)
Arkadaşlarımıza güzel bir pazar günü ve zevkli çözümler diliyorum.
pirgei likes this post
platini üye
Adı: : Mehmet KOÇ Doğum Tarihi : 20/01/54 Mesaj Sayısı : 13591 Kayıt tarihi : 14/02/10 Yaş : 70
Günleriniz ve yürekleriniz hep aydınlık olsun. Sevgili AKSAY bilgilendirici açış paylaşımınız için çok teşekkürler. Kitap kazananları kutlarım. Tüm dostlara zevkli çözümler,sağlık,huzur ve mutluluklar dilerim. Sevgi ve saygılarımla..
Avni Aksay likes this post
platini üye
Adı: : Mehmet KOÇ Doğum Tarihi : 20/01/54 Mesaj Sayısı : 13591 Kayıt tarihi : 14/02/10 Yaş : 70
Sözlükte "katı" ne demek? 1. Sert, yumuşak karşıtı; sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın ya da üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp. 2. Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim; çok, aşırı derecede. SS-12/1 KATI
platini üye
Adı: : Mehmet KOÇ Doğum Tarihi : 20/01/54 Mesaj Sayısı : 13591 Kayıt tarihi : 14/02/10 Yaş : 70