12 MART 2023 CUMHURİYET PAZAR BULMACASI SAYI : 1927

İstiklâl Marşı'nın Cerîde-i Resmiye'nin 21 Mart 1921 tarihli nüshasında yayımlanan özgün metni.
 
Herkese merhaba,
Bugün, deprem ve politikadan münezzeh bir açış yazısı hazırlamak istedim. Zaten bugün, tarihi bir günün seneidevriyesine denk geldi. Bundan tam 102 yıl önce bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi İstiklal Marşı'nın kabul etmişti. Cumhuriyetin ilanına daha 2 yıl 7 ay 17 gün vardı. Kurtuluş Savaşı devam ediyordu. Meclisin asıl görevi ise bu savaşı yönetmekti. Savaşın kazanılması için de milli bir ruh yaratmak istiyordu. Bu yüzden ulusal bir marş belirlemek için yarışma tertip etmişti. Mehmet Âkif'in "Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini" düşündüğü için yarışmaya katılmak istememişti. Sonunda Hamdullah Suphi Bey'in kendisini ikna etmesiyle İstiklâl Marşı'nı kağıda döktü. Kağıda döktü diyorum çünkü marş çok kısa sürede yazılmasına karşın Âkif'in kafasında yıllardır şiirin temelleri atılmış durumda idi. Hatta Ordunun Duası adlı İstiklâl Marşı'nın prototipi kabul edilen bir şiir yazmıştı. Ali Rıfat Çağatay tarafından nihavend makamında marş olarak bestelenen bu şiir, yayımlandıktan bir süre sonra Türk askeri birliklerince kullanılmaya başlanmıştır. Âkif, İstiklâl Marşı'nı şiir kitaplarına almamıştır. O benim değil milletimindir, dediği rivayet edilir. Günümüzde İstiklâl Marşı, şerh edilmek için, Mehmet Âkif'in bütün şiirlerinin toplandığı 7 kısımdan oluşan "Safahat" adlı kitaba dahil edilmektedir. Ben öğrenciyken marşta "Kahraman ordumuza" ibaresi olurdu. Nedense bu ibare kalktı.

Mehmet Âkif ile dünya görüşlerimiz çok farklı. Ancak kendisinin şairliğini, bilgi ve kültürünü, dürüstlüğünü takdir etmişimdir. Kendisini bir davaya adamış ve bütün şiirlerini bu doğrultuda yazmıştır. Bildiğim kadarıyla aşk şiiri yazmamıştır. İnternette ona aitmiş gibi paylaşılan Gönülle Başbaşa adlı şiir, Safahat'ta yoktur. Bu şiir, muhtemelen Celâl Sahir Erozan'a aittir. Âkif, Kurtuluş Savaşı'na manen büyük destek verdi. Fakat cumhuriyeti ilan eden kadroların düşünceleri, Mehmet Âkif'in düşüncelerinden çok farklıydı. Bunun sonucunda Âkif 1924'te ülkeyi terk ederek Mısır'a yerleşti. Vatanında ölmek gayesiyle 1936'da geri döndü.

Marş, savaş yüzünden ancak 1924'te bestelenebildi. Halk müziği formundaki beste 1930'kadar kullanıldı. Aklımda, bu bestenin çok da düzenli kullanılmadığı kalmış. Bu bestede bugün olduğu gibi 1 ve 2. kıtalar değil 1 ve 10. kıtalar söylenmekteydi. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930'da değiştirilerek dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır. Üngör'ün yakın dostu Cemal Reşit Rey'le yapılan bir röportajda da kendisinin belirttiğine göre beste, aslında başka bir güfte üzerine yapılmıştır ve İstiklâl Marşı olması düşünülerek bestelenmemiştir. 

Son olarak, marşın bestesi hakkında düşüncelerimi yazmak istiyorum. 

Ortalama eğitim seviyemiz 5 yıllık ilkokul diyelim. Bir eğitim - öğretim yılı 36 haftadır. Yani ilkokul mezunu bir kişi İstiklâl Marşı'nın ilkokulda en az 5 x 36 x 2 = 360 defa canlı söylemektedir. Ama yine de halkımız, İstiklâl Marşı'nı şimdiki bestesiyle söylemekte büyük zorluk çekmektedir. 

Marşın bestesi hala tartışmalıdır. Söz ve melodide yer yer görülen uyum (prozodi) eksikliği hep söylenmiştir. Hatta yeni beste yapılmasını isteyenler bile olmuştu. Bana göre İstiklâl Marşı'na uygun bir beste yapmak neredeyse imkânsızdır. Çünkü bu şiir aruz ölçüsüyle yazılmıştır. İçinde uzun ünlü bulunduran birçok kelime vardır. Türkçede uzun ünlü yoktur. Asıl önemlisi şiirin mısraları bir marş için çok uzundur. Bu yüzden kelimeleri ortalarından bölmek gerekmektedir. Dünyadaki ünlü ve köklü ulusal marşlara bakarsanız dizelerinin çok kısa olduğunu görürsünüz.

Osmanlı İmparatorluğu'nun ise bir milli marşı yoktu. Bu durum bazı sorunlara da yol açmıştır. Aşağıda bununla ilgili bir yazı okuyacaksınız.



Henüz bir millî marşımızın olmadığı günlerde marş yerine tekbir getirirdik

Türkiye, "millî marş" ile Kurtuluş Savaşı yıllarında tanıştı. Daha önceleri marşın ne olduğunu bilmediğimiz için uluslararası toplantılarda zor duruma düşerdik. Meselâ, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Almanya'da yapılan bir askeri törende sıra bize gelince subaylarımız marş niyetine hep bir ağızdan tekbir getirmiş ve büyük alkış almışlardı.

BİZ, "millî marş" kavramı ile Kurtuluş Savaşı yıllarında tanıştık. Daha önceleri millî marşın ne olduğunu bilmediğimiz için uluslararası toplantılarda garip vaziyetlere düşer, toplantıya başka milletlerden katılanlar kendi millî marşlarını okurlarken biz bakakalırdık.
Birinci Dünya Savaşı'nın son yıllarında, Brest-Litovsk'taki Alman karargâhında bir koşuşturma vardı. Avusturya-Macaristan İmparatoru Karl'ın doğum günü kutlanacaktı. Herşeyiyle eksiksiz bir tören yapılması gerekiyordu ve Almanlar müttefikimiz oldukları için, koşuşturanlar arasında Türk subayları da vardı. Türk tarafı, kutlamalarda askeri murahhasımızın yaveri olan Teğmen Abdülkadir Bey'i görevlendirmişti.
Sonraki senelerde "Karamürsel" soyadını alacak ve Beşiktaş Klübü'nün başkanlığını yapacak olan Abdülkadir Bey'e, kutlama hazırlıkları sırasında önemli bir haber gelmişti. Rusya'da esaretten kurtularak Türkiye'ye dönmekte olan 37 kişilik bir Türk subay kafilesi, bir gece konaklamak üzere istasyona inmişlerdi. Kutlamaya, bu subaylar da davet edildi.

Tören başladı ve ziyafet sofrasına geçildi. Yemeğin sonunda ayağa kalkan Alman komutan, sözü esaretten dönen subaylarımıza getirerek Türk askerinin kahramanlığını övdü. Konuşma biter bitmez bütün Almanlar hep bir ağızdan "Deutschland Deutschland über alles" diye başlayan Alman millî marşını okumaya başladılar ve bitirince Türkler'e dönüp "Şimdi sizi dinlemek istiyoruz" dediler. Bizde millî marş olmadığını hatırlayan Abdülkadir Bey hemen vaziyete elkoydu. Askerlere "Ordumuz etti yemin'i okuyabilir miyiz?" diye sordu ama "Unuttuk" cevabını aldı. "Kalkın ey ehl-i vatan" dedi, hatırlamadıklarını söylediler.

Abdülkadir Bey, bunun üzerine "Arkadaşlar, haydi tekbir getirelim" dedi ve subaylar "Allahu ekber Allahu ekber..." diye başlar başlayıp tekbiri bitirince salonda bir alkış koptu. Almanlar, "tekbir"deki basit melodinin verdiği ruhani hava içerisinde subaylarımızı dakikalarca alkışladılar.
Tekbirin büyük bestekârı Itrî, yaklaşık iki asır öncesinden elini uzatmış ve subaylarımızın imdadına yetişmişti.

Kaynak: Murat Bardakçı, Habertürk, 4 Ağustos 2012.
https://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/764974-henuz-bir-milli-marsimizin-olmadigi-gunlerde-mars-yerine-tekbir-getirirdik
 
EN İYİ ULUSAL MARŞLAR
Birleşmiş Milletlere kayıtlı 193 ülkenin ulusal marşı varmış. Bunlardan en iyi 51'inin sırası aşağıda. Gayriresmi bir siteden alınmıştır. Sıralamadaki kriteri şöyle açıklamışlar: Marşlar yalnızca enstrümantasyon, melodi ve müziğin genel havasına göre değerlendirildi. Sözler, siyasi tartışmalardan kaçınmak adına genellikle göz ardı edildi. Bununla birlikte, bir marşı herhangi bir normal müzik parçasından ayırma eğiliminde olduğundan, marşta duyulabilecek vatanseverlik miktarı hesaba katılmıştır.  


Kaynak:
https://nashuproar.org/58566/arts/a-national-anthems-ranking/

Arkadaşlarımıza güzel bir pazar günü ve zevkli çözümler diliyorum.

Günaydın Sayın Aksay, açılış yazınız için teşekkürler. Kitap kazanan arkadaşlarımı kutluyorum herkese kolay gelsin mutlu pazarlar

ibik ne demek?
[list="box-sizing: border-box; margin-right: 0px; margin-left: 0px; padding-right: 0px; padding-left: 25px; color: rgb(51, 51, 51); font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, \"Segoe UI", Roboto, Oxygen-Sans, Ubuntu, Cantarell, "Helvetica Neue", sans-serif; font-size: 18px;"][*]Bazı kemiklerde bulunan ve kasların tutunmasına yarayan, çizgi durumunda pürtüklü çıkıntı.SS-2/3 İBİK

[/list]

YA-19/1 MİLİTAN

SS-5/3 İŞARET

Muş (Fr. mouche ).
Altı düz, küçük gezinti vapuru    YA-2/2 MUŞ

YA-15/2 TİRYAKİ

Ay Han Oğulları[değiştir | kaynağı değiştir]

[th]Boyun adı[/th][th]Anlamı[/th][th]Sembolü[/th]

Yazır	Çok ülkeye hakim	Kartal
Döğer	Toplanmak için	Kartal
Dodurğa	Ülke almak ve hanlık yapmak	Kartal
Yaparlı	Misk kokulu	Kartal

[size=32]Yazır Boyu[/size]

Written by biyolog
Yazır boyu Oğuz Kağan Destanı‘na göre Oğuzların 24 boyundan biridir. Bu boyların Bozoklar kolundan (sağ kolundan) Oğuz Kağan‘ın oğlu Ay Han‘ın soyundan geldikleri kabul edilir.   SS-12/1 YAZIR

YA-6/2 SARIKAMIŞ

YA-1/3 MAZBATA

SS-1/2 İP

SS-1/3 KİNİN

SS-1/4 PERU

SS-4/1 MAKET

SS-4/2 TİTAN

SS-4/3 KELEPİR

SS-5/1 SUMO

SS-5/2  OSAKA

Pik nedir, Pik ne demek

Pik; bir denizcilik terimidir. kökeni ingilizce, italyanca dillerine dayanır.

• Dökme demir
  
  
• Geminin kıç tarafındaki bayrak serenine açılan üçgen biçimindeki yelken.
  
  
• Değer bakımından yükselme.
  
  

Kaynak: https://nedir.ileilgili.org/pik    SS-8/2 PİK

Lüle, (Far. lûle: lüle) 
Alm. Wassermass,

Çeşme ağzı, boru, namlu.
Osmanlı İmparatorluğu çağında çeşmelere takılan ve belli bir süre içinde belli ölçüde su akıtan boru.
SS-9/1 LÜLE

Günleriniz ve yürekleriniz hep aydınlık olsun.
Sevgili AKSAY açış paylaşımınız için çok teşekkürler.
Kitap kazananları kutlarım.
Tüm dostlara zevkli çözümler, sağlık, huzur ve mutluluklar dilerim.
Sevgi ve saygılarımla.

SS-10/1 ORANSA

SS-11/2 ARA

SS-13/3 VE

SS-16/1 SARISABIR

SS-18/4 KOBE

SAYIN AKSAY AÇILIŞ YAZINIZA TEŞEKKÜRLER.
DOSTLARA GÜNAYDIN. KOLAY ÇÖZÜMLER.
KİTAP KAZANANLARI KUTLUYORUM.

YA-2/4 SON

YA-3/2 MALATYA

YA-3/3 OSLO

YA-4/1 GREKOROMEN

SS-6/5 CİRİT

YA-4/2 ADETA

YA-7/3 ARAMİS

YA-8/3 KALYON

Y.A.20.1

Y.A.18.2